600 tane 18 yaşındaki genç Meclis’i doldursa!
16 Nisan halkoylamasının en çok tartışılan konularından birisi de seçilme yaşının 18’e indirilmesi. 18 yaş mevzuunda belli bir direnç ortaya çıkacağını biliyordum ama gerek kendi gözlemlerim gerek yaşayanların aktardıkları, direncin tahmin edilenden daha fazla olduğuna işaret ediyor. Oysa kolaylıkla kabul gören, özellikle gençler tarafından alkışlarla karşılanan bir madde olmalıydı. Nedenlerini mutlaka konuşmalıyız.
Seçilme yaşının, tıpkı seçme yaşı gibi 18’e indirilmesinin, dünyadaki genel eğilim bu yönde olduğu halde, beklenenden fazla dirençle karşılaşmış olmasının kabaca iki nedeni var. Bunlardan birincisi, gerçeklerin anlaşılmasının önüne geçmek için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tamamına “Hayır” diyenlerin bilinçli bir biçimde oluşturdukları gri propaganda…
Maalesef söylenenleri olmadık şekilde tuhaf bir hale getirerek algılama ve algılatma, kısaca “abese irca” yöntemine başvurdular. Sanki 18 yaşındakilerin Meclis’imizin tamamını dolduracağı şeklinde bir algı oluşturuldu. Hatta kimi önde gelen siyasilerin kendi çocuklarının geleceklerini kurtarmak, dokunulmazlık zırhından faydalanmak için bu maddenin konduğu bile ileri sürüldü.
Özellikle saçma sapan ikinci iddiayı ilk işittiğimde şöyle bir sallandığımı hatırlıyorum. Seçilme yaşı 25’e indirildiğinde, vekil olabilenlerin kaç kişi ve kimler oldukları ortadayken nereden çıkıyor bu saçmalık? Bu iddia sahipleri, siyasi propaganda ortamında ne olsa gider, yalan söylemekte bir beis yoktur anlayışıyla bunları söylemiyorlarsa, meslektaşlarımı ilgilendirecek düzeyde şüpheci olma ihtimalleri yüksek. Bu ihtimali dışlasak dahi, bu söylediklerinde gerçekten samimi iseler, demokratlıklarını gözden geçirmeliler. Milletimizi bırakın güvenmeyi, tanımadıkları apaçık. İnsanımız, liyakate dayanmayan yükselmeleri vicdanen onaylamaz ve günü geldiğinde hesabını sorar. Dileyen siyasi tarihimize şöyle bir baksın… Bir sistemi tartışırken suiistimal edilebilir yanlarını konuşalım, birbirimizi uyaralım elbette ama en büyük frenin milletin basiret ve feraseti olduğunu da mutlaka göz önünde bulunduralım. Ve bilelim ki, millet, kolayca kandırılabilir insanlardan müteşekkil alelade bir kalabalık değildir. Böyle düşünmeseydim demokrasiyle işim olmaz, kendime demokrat demezdim.
Geçenlerde 18 yaşa seçme seçilme hakkının psikolojik ve sosyal temelleri üzerine bir yazı yazmıştım. Meraklısına bu yazımı (http://www.yenisafak.com/yazarlar/erolgoka/ah-su-on-sekiz-yas-2035257) bir kez daha öneriyorum. Toplumsal ve psikolojik gerekçelerin haricinde demokrasilerde âkil baliğ olan herkese siyaset yolunun açık tutulması, doğrudan doğruya siyasi temsil prensibinin bir gereği. Meclis’e girerken nasıl cinsiyet ayrımı, engelli-sağlıklı ayrımı, eğitim-meslek ve doğum yeri ayrımı yapmıyorsak yaş ayrımı da yapmamalıyız. Milletvekili seçilmenin üst yaş sınırı olmamalı, alt yaş ise âkil baliğ olmakla, yani günümüz şartlarında 18 yaş ile sınırlanmalı. Ama burada bitmiyor ki…
18 yaş maddesinin gereğini yerine getirdiniz diye kimse sizi elinizden tutup Meclis’teki bir koltuğa oturtamaz. Bunun için tıpkı diğer yaşlardan adayların yaptığı gibi siz de milletin karşısına çıkmalı, kendinizi ve yapmak istediklerinizi anlatıp onların takdir ve güvenini kazanmalısınız. “Hocam yapmayın, kimlerin vekil seçildiğini, listelerin nasıl hazırlandığını bilmiyormuş gibi konuşmayın” dediğinizi duyuyorum. Bu itirazınızda haklılık payınız var. Bir partiye oy verirken gözettiğiniz hususlardan birisi, listelerde kimlerin, neden bulunduğu ama yine de sistemi yüzünden arada gözden kaçırdıklarınız ya da mecburen göz yumduklarınız oluyor. İşte o yüzden şu anayasa değişikliğini yapar yapmaz ilk işlerimizden birisi, seçim kanunu değiştirmek, “dar bölge” tartışmasını yeniden başlatmak olmalı…
Hülasa, seçilme yaşı 18 oldu diye Meclis’i gençler doldurmayacak. Kadınların seçme ve seçilme hakkı var diye Meclis’imizi kadınlar doldurmadı. Engellilerimiz ne zamandan beri seçilme hakkına sahipler ama bir elin parmağı kadar bile değil Meclis’te sayıları. Seçilme yaşının üst sınırı yok, üstelik kültürümüzde yaşlılara saygı gibi bir avantajımız var diye 70 yaşını aşan büyüklerimiz Meclis’e hücum etmedi. Dahası seçilme yaşını 25’e indirdiğimizde o yaştaki kaç gencimize Meclis kapılarını açtığımız ortada… Bilindiği gibi siyasi temsil, maalesef toplumsal kesimlerin sayıları ve talepleri oranında gerçekleşmiyor. Bu gerçek, modern demokrasilerin en önemli problematiklerinden birisi.
Hay Allah! 18 yaşa seçilme hakkı verilmesine en büyük direnç noktası olan bizim gençlerimize, gençlerimizin kendilerine güven eksikliklerine gelemedim bir türlü.
Kaynak: Yeni Şafak