Dini inanç ve hayatın anlamı
”Hayatın anlamı var mı?” sorusu, yaşayıp giderken, bir uğraşın içindeyken hele şu mübarek Ramazan”da aklımızın köşesinden bile geçmez. Ama başta gençlerimiz olmak üzere bazılarımızın başlarının belasıdır. Bu soru, çoğu kez sıkıntılar bir çığ gibi insanın üzerine düştüğü vakitlerde akla düşer, lakin her şeyin yolunda sanıldığı sıralarda, hatta tatil için boşaltılan zamanlarda da çıkıp gelmesi nadir değildir. Kırk yılda bir semtimize uğraması telaş gerektirmeyebilir ama kafamızda sürekli dolanıp durması, en mühim soru halini alması büyük derttir. Bu dertten mustarip olanlara yardım edebilmek için iki yıl önce “Hayatın Anlamı Var Mı?” adında bir kitap yazmak durumunda kaldık.
Hepimiz nasıl bir dünya görüşümüz, inanç sistemimiz olursa olsun, hayatımıza bir anlam vermek zorundayız. Şöyle ya da böyle bir anlam haritasına sahip olmadan bu hayatta adım atmak mümkün değil. Şüphesiz dini inanç hayata anlam verme konusunda bize engin bir anlam denizi sunuyor ama nedense bunu görmeyenler, anlamı din-dışı alanlardan aramaya yönelenler de var.
Irvin Yalom, dünyaca meşhur bir meslektaşımız. Kitapları dilimize de çevrildi. Ölümle ve hayatın anlamıyla ilgili kimi zihinler, onun düşünceleri tarafından çerçevelendi. Dini inancı olmadığını söyleyen Yalom, hayatın kendisinde bir anlam ve amaç bulunmadığı fikrinde. Ona göre hayattaki anlamsızlık boşluğunu doldurmak insanın sırtına yüklenmiş, anlamı kendimiz bulmak zorundayız. “Bir anlam gereksinimi olan varlık, anlamı olmayan evrende nasıl bir anlam bulacaktır?” Yalom, kendince bu soruya cevap vermeye çalışıyor.
Dini inancı olmayanlar, bir dine inananların aslında hayatın anlamı sorusunun baskısından kurtulmak için bu yolu seçtiklerini söylüyorlar. Dini inanç sayesinde hayatın anlamını paket olarak oldukça ucuza getirdiklerini, oysa kendilerinin onlar gibi ucuzcu ve kolaycı olmadıklarını ifade ediyorlar. Yalom, biraz da mesleğinin gereği olarak dini inanç sahiplerini küçümseyen bir dile sahip değil ama hayatın anlamının da dinin dışında aranması konusunda onlarla hemfikir.
Ona göre hayata anlam veren din-dışı etkinliklerin ve anlam kaynaklarının başında “özgecilik” ve “bir nedene adanma” geliyor. “Kendini gerçekleştirme” bunları izliyor. Yalom, “hedonistik çözüm” adını verdiği “Hayat bir armağandır. Alın, paketini açın, kullanın ve tadını çıkarın” felsefesini de din-dışı anlam kaynakları arasında sayıyor. “Hayat anlamsız olmasına anlamsız ama bu anlamsızlığı anlayabilmen, buna rağmen ayakta kalman da senin bir gücün aslında. Madem bu kadar güçlüsün, bunun tadını çıkar, hazır eline böyle ömür diye bir armağan geçmişken hiçbir şeyi dert etme, neşeyle keyfine bak” diyor. İnsan nasıl, hem kendinin ve keyfinin peşinde olacak hem de kendisini başkalarına, ideallere adayabilecek sorusuna, evrimci bir ahlak anlayışıyla cevap veriyor.
Bu görüşün dayandığı “evrimci ahlak” anlayışıyla, ileride epeyce cebelleşeceğiz. Şimdilik Yalom”un anlam arayışında inancın önemini görmeyen bakışının dertlere deva olamayacağını söylemekle yetinelim. Böyle bir bakış, hayatta her şey yolunda giderken işe yarayabilir, kabul ama insana hayatın güçlüklerine karşı aradığı güvenli limanı sağlayacağını hiç sanmıyorum. Hayatın anlamsızlığını bir kez kabul edersek, “Nasıl olsa anlamsız her şey” diye sefih bir hayat tarzının oldukça yakınında dolaşmaya başlarız, diye kaygılanıyorum. İnsan, hayatına bir anlam katamıyorsa kaliteli yaşaması için bir gerekçe bulmakta, yalnızlık zindanından çıkmakta da zorlanır diye düşünüyorum.
İnançlar ne kolaycı bir paket program ne de onlardan kolayca vazgeçebiliriz. Kim ne derse desin karmakarışık dünyada sağlıklı bir anlam arayışı için en güvenli parkuru inançlar sunuyor. “Ben kimim, bu dünyada ne işim var, ölüm sonrası beni bekleyen nedir?”soruları inanç sayesinde cevaplanıyor. İnançlarımız ne kadar sağlam bir zemine dayalıysa yol haritamız da o kadar güvenilir oluyor ve dayanma gücümüz artıyor.
Dünyaca meşhur ama Anadolu”dan yetişme bir başka meslektaşımız Bayram Karasu, ateisti çölde bitmiş çalıya, Yaratıcı”dan yardım dileyeni ise ırmak kenarına dikilmiş bir ağaca benzetir. Çölde bitmiş çalı, iç kaynaklarını tükettiği zaman çürüyüp solar, ırmak kenarına dikilmiş ağacın ise dünyayla paylaştıkça boşalan deposu, kendinden ötedeki kaynak tarafından yeniden doldurulur ve asla kurumaz.
Peki, din, kolaycı bir paket program mı? Böyle söylemek, dini hiç bilmemek… Bir dini inancınız olduğunda sizin için mücadele bitmiş demek değil; birçok alanda dine inanmayanlardan çok daha zorlu bir soru parkuru bekler inanç koşucusunu. Alın onlardan birincisi: Hangi din?
Kaynak: Yeni Şafak